Bakimli olmak özellikle bayanlarin
hayatinda önemli bir yer aliyor. Annem bile 70 yasinda olmasina
ragmen hala her sabah ve aksam mutlaka yüz kremini kullanir. Bu
sadece erkeklerin begenisini toplamak icin yapilan birsey
degil.Psikolojimiz icin bir nevi besin olarak kendini iyi hissetmek
ve aynaya baktiginda memnun kalmak icin her türlü bakimimizi
yapariz. Bakimli gözükmek icin sacimiz ve giyimimiz disinda yüz
güzelligimizi ortaya cikarmak icin makyaji kullaniriz.
Pudra,far,allik,ruj diye malzemeler
listesi uzayip gidiyor. Bazi bayanlarin kücük bir servet degerinde
koleksyonlari var. Itiraf ediyorum ki ben de onlardan biriyim.
Ama makyajin ne zaman ortaya cikip ne
icin kullanildigini hic merak ettiniz mi? Makyaj sadece kadinlarin
güzel gözükmesi icin mi icat edildi? Ilk olarak kullanilan
malzemelerin icerigi neydi? Nedense böyle konular benim ilgimi
cekiyor ve ufaktan arastirip ögrendiklerimi sizinle paylasiyorum...
Makyajin Tarihi
Arastirmalara göre makyajin tarihi neredeyse insanoglunun var olusu kadar eskidir.Bulunan deniz kabuklarinin icinde olan sari,kirmizi ve siyah renkli maddeler bundan 50.000 yil evvel bugünkü Ispanya yarimadasinda saman ritueller icin kullanilmis. Dünya capinda magralarda gördügümüz duvar resimlerinde zamanin insanlari yüz ve vücutlarini farkli renkler ile süslemisler.Günümüzün Afrika kitasinda bulunan Massai ve Nubalar hala asi boyasi,kirec ve kül ile geleneksel seklide vücutlarini ve yüzlerini boyuyorlar.
![]() |
Nefertiti |
Misirda
arkeolojik kazilar esnasinda m.ö. 2500 dan itibaren günes isigindan
korunmak icin kullanilan krem ve yaglar bulunmustur. Onun disinda
misirlilarin allik ve dudak boyasi kullandiklari tespit edilmistir.
Inanclarina göre gözler büyük önem tasiyordu cünkü günes
tanrisi Ra´nin simgesiydi. Rahibler tarafindan özellikle yesil ve
siyah boyadan olusan karisimlar ile gözlerin etraflarini
boyuyorlardi.Edfu tapinaginda bu karisimlarin tarifleri bulunmustur.
Malzemelerin icerikleri dogada bulunan tas ve bitkilerden elde
ediliyordu.Genelde malakit tozu
(yesil),lopcuk (mavi), kömür ve yag karisimlari
(siyah),zincifre (kirmizi) ve galenit (gri ve tonlari) renkleri
elde etmek icin kullanilmis.
Eski romali bayanlar anca yunanistanin fetihinden sonra
makyaj ile tanismislar. O zamanlarda kullanilan ilk rimeli yakilmis
sise mantarlarin kalintilarindan elde ediyorlarmis. Onu cikarmak icin
zeytinyagi,eseksütü ya da kecisütü kullanmislar. (Not: Ben
gözmakyajimi da zeytinyagi ile temizliyorum,bence en güzel o
cikariyor tavsiye ederim.)
Ortacagin avrupasindaki eliter kesimin bayanlari
bembeyaz ve pürüzsüz ciltleri ile bilinirdi. O zamanlarin güzellik
ideali beyaz cildin üst sinifin mensubunu gösteriyordu.Yani zengin
ve aristokrat ailenin bayanlari günese cikmayip agir islerden uzak
olduklari icin halkin kadinlarindan kolayca ayirt edilebiliyordu
(kiyafetler disinda bu cok önemli bir statü sembolüydü).Uzak
doguda bu hala bir güzellik simgesidir. Ama tabiiki herseyin en´i
oldugu icin dogal hallerinden daha da beyaz olmak isterlerdi (kirec
misali).Bu mükkemmel beyazligi elde etmek icin yüksek derecede
zehirli olan kursun oksit´ i
kullaniyorlardi. Bu madde ciltte apselere yol
aciyordu.
Rönesans döneminde 1.ci Elisabet tarafindan cok
kullanilan yanak ve dudak boyasi moda oldu. Kirmiz böceginden elde
edilen kirmizi rengi ruj olarak kullaniyorlarmis.
17, ci yüzyil da ben modasi ortaya
cikti. Onu boya yerine deriden, ipekten ya da kadifeden yapiyorlardi.
18. ci yüzyil dan itibaren yüzü
beyazlatmak icin kursun oksit´ in yani sira civa,kalay oksit
ve talk tozu kullaniliyordu.Dudaklar ve
yanaklar icin gereken kirmizi boyayi saflor,kirmiz,sekoya
agaci,sandal agaci ve zincifre den üretiliyordu.Bu arada saci
boyamak da moda olmustu. Pomadi saca sürdükten sonra özel sac
pudralar ile sacin dogal rengini degistiriyorlardi. Bugday ya da
pirinc nisastasini kömür tozu ile karistirinca gri, okra ile
karisinca sariyi ve kirmizi elde etmek icin önceden bahsettigim
maddeler ile karistirilip saca uyguluyorlardi.Tabiiki bu kalici boya
degildi.
19.
cu yüzyilin ortalarinda insanlarin bilinclenmesi esliginde kozmetik
ürünler arastirmalarin ortaya cikardigi sagliga zararlarin etkisi
altinda bir evrim gecirdiler. Kursun oksit yerine cinko
oxit, bor nitrür, pirinc
unu ve talk
pudrasi kullaniliyordu. Kirmizi
renkler karmin den elde edilmeye basladi.
Ilk ruj 1915 yilinda dünyaya
tanitilmis. Bu kozmetik endüstrinin en önemli icatlarindan biriydi.
Zamanla far ve rimel de bayanlarin makyaj cantalarinin olmazsa olmazi
haline gelip kozmetik endüstrisi ciddi sekilde ekonomide yer almaya
baslamis.
![]() |
Max Factor |
Onun disinda
kozmetik endüstrisinin önemli isimleri iki büyük rakip ve oldukca
hirsli olarak bilinen Elizabeth Arden ve Helena Rubinstein dir. Onlar
zamanina damgasini vuran isimler ve ürünleri hala sonradan piyasaya
cikan markalar tarafindan defalarca kopyalayip gelistirilmistir.
Cok tesekkurler Gamze Hanim.Sayenizde yeni seyler ogrendim ;)
YanıtlaSilRica ederim,bende begendiniz icin mutlu oluyorum :)
YanıtlaSilMakyaj insanlık tarihi kadar eski neredeyse... Çok eski çağlarda bile düğün, ayin vb olaylarda makyaj olabildiğince çok kullanılmıştır.
YanıtlaSilNedense makyaj deyince benim aklıma kamuflaj geliyor. Belkide kardeş kelimelerdir. Ve hatta bunu zerine bir teorim var onu paylaşmak istiyorum. İnsanlar yıllar yıllar önce hayvan avına çıkarken yüzlerine çamur sürerek kendilerini kamufle etmeye çalışırlardı. Şimdilerdeyse erkeklerde var ama daha çok kadınlar bir şeyleri (mesela makyaj sivilceleri göstermez veya kırışıklıkları azaltır) kamufle etme çabasında. Kamuflajdaki kamu sözcüğü topluluksal çünkü toplu şekilde avlanıllırdı. İnsanın bireyselleşme sürecinde bence bu kamu olmuş makyaj. Neyse kusura bakmayın biraz Seyyar Tayyar gibi oldum.
YanıtlaSilRica ederim, fikirlerinizi benimle paylaştığınız için teşekkür ederim. Hem yazıma ayriyetten birşeyler eklemiş oldunuz ki bunu zaten yorum yapandan diliyorum :)) iyi geceler size
Silgüzel bir yazıydı gerçekten. çok şey öğrendim. emeğinize, kaleminize sağlık. sizi yeni keşfettim. severek takip edeceğim =)
YanıtlaSililgilenirseniz bana da beklerim gizemeslek.blogspot.com
ileriki postlarda da görüşmek üzere.
sevgiler =)
en güzel güzellik doğal olanıdır diyom ben çünkü makyaj da aşırısı zarar etrafta dolu var :)
YanıtlaSilKozmetik sektörü de kadının vücudunu kullanarak çıkar sağlar ama kadınlar nedense hiç rahatsız olmaz bu olaydan.
YanıtlaSilBayanların makyaj takıntısının tarihi işte:) doğal olmak en güzeli tamam anlıyorum sizleride ufak hafif bir makyaj olabilir belki ancak aşırı makyaj resmen kendine maske yapmak gibi altından ne çıkacağını bilemiyorsun
YanıtlaSilAzı karar cogu zarar :)
SilHerşeyde olduğu gibi bu makyaj durumunda da abartmışlar yıllar geçtikçe. Bazen bazı makyajlar görüyorum altında insan var (:
YanıtlaSilEvet malesef asiriya kacanlar da cok ama bu bir tercih meselesi...
SilKültür artışı yaşattınız Teşekkürler... Külle ne makyajı yapmışlardır?
YanıtlaSilMakyaj bulunmamış olsaydı bazı kadınlar ne yapacaklardı bilmem ama bence makyajı bulana baya bi dua göndermişlerdir diye düşünüyorum.Bilgilendirici yazınız için teşekkürler.
YanıtlaSilKadının her dönemde bir bakım merakı varmış demek zeytin yağını bende cildimi nemlendirmek için kullanıyorum arada :)
YanıtlaSilZeytinyagi müthis birsey, neredeyse her derde deva.Evimizde eksik etmemek lazim...
SilBülent Ersoy'u görünce makyaj ile tarihini bir arada görebiliyoruz yani :))
YanıtlaSilEh... öyle de diyebiliriz :D
SilBiranda kendimi bilgi patlaması içinde hissettim:) Ne kadar güzel bir dille anlatmışsınız. Makyajın abartısı güzel olmuyor ama normali iyidir. Ayrıca tarihi de bir hayli ilgimi çekti.
YanıtlaSilhiç bilmiyordum. Neler öğrendim bak. Teşekkürler
YanıtlaSilMerhaba, blogunuzu çok beğendim ve takibe aldım banada bekliyorum sevgiler. http://feracelihanimkiz.blogspot.com.tr
YanıtlaSilHosgeldiniz, begendiginiz icin sevindim. Sizi ziyarete birazdan gelecegim... :)
SilBöyle tarihsel bilgileri bulmak çok güzel.
YanıtlaSil