MİM: Kadınlar için Mim

Herkese merhaba,




sevgili canım blogger arkadaşlarım Berika'nın Günlüğü ve Miras Erist beni bu Mim'e katılmaya davet ettiler ve onlara buradan sevgilerimi göndererek teşekkür ediyorum.

Bu yazıyı ne şekilde kaleme alacağıma dair fikir yürüttüm. Sonuçta lay lay lom konusu değil, sadece bir kez olay yaratan ve bir daha olmayacak denilen bir şey de değil. Gereken ciddiyeti hepimiz gösteriyoruz ama... yetmiyor. Bu Mim'e katılarak sorunu ortadan kaldıramayacağımızı hepimiz biliyoruz, çünkü ne yazık ki bu emekle oluşturduğumuz satırları okuması ve benimsemesi gerekenler zaten okumayacaklar, okusalar bile kendilerine has üslupları ile ''ah yine feministler döktürmüşler'' diye bizim ile dalgalarını geçecekler (kullandıkları kelimeleri hayal edebiliyoruz, ben bu kadar seviyesiz cümle kurmam). İstisnalar kaideyi bozmasa bile belki birilerine ulaşırız diye ümit ediyoruz. Ben şahsen konunun oluşma noktasına, bu kötülüklerin dibine inmek istiyorum.

Yazımda lanetliyeceğim sayısız insan,kurum ve zihniyeti barındırmak isterdim. Gel gelelim ki esas sebeplere değinmek ve gelecekte bu korkunç olayların olmaması için ne yapmamız gerekeni bilmek önemlidir.
Olaylara verilen yorumlarda bir çok kez idam cezasını isteyenler oldu. Bende bu isteği içimden geçirmemiş değilim. Ama hukukun bu kadar laçkalaştırılıp, uyduruk sebepleri göstererek cezada indirim yada berrat edebilmek kolaylaştırılırsa onun da işe yaramıyacağı aşikardır.
İş zihniyette bitiyor. Ve bunun temeli ailenin içerisinde atılıyor.
Blogger camiasında onlarca anne ve çocuk eğitime yönelik oluşturulan bloglar var. Herkes elinden geldiği kadar tecrübelerini paylaşıp evlatlarımıza iyi temel oluşturmamız için çaba sarf ediyor. Hepimiz araştırıp bilinçleniyoruz. Mükkemmel miyiz? Hayır, tabiiki hata yapıyoruz.
Ama 75 milyon insanın arasında ulaşabildiğimiz kaç insan var ki? Herkesi kapsayacak bir güç varsa o da yüce devletimizdir. Elindeki sihirli değnek de eğitimdir. Doğru bilgilendirme, anne ve babanın çocuğunu eğitirken kız/ erkek ayırımı yapmama, bazı zihniyetlerin ne kadar yanlış inançlara taptığını ve özellikle kadınların köle olmadığını artık anlamaları lazım. İnsanların kör kütük sözde törelere bağlanmayıp gerçek namusun bacak arasında olmadığını benimsemeleri lazım. Ayrıyetten batı ülkeleri parmakla gösterip ''Onlarda da kadına her türlü kötülük yapılıyor'' deyip, ülkemizdeki iğrençliklerin normalleşmediğini kafalarına sokmaları gerek.
En çok da kendi hemcinslerime sesleniyorum:

''Kal..... gece saatlerinde ne işi vardı sokakta, oh olsun beter olsun!!!''

''Namusunla evinde otursaydı, başına böyle bir şey gelmezdi..''

''Gebermiş iyi olmuş! Mini etekle gezmenin, kırıtmanın, başka kadınların kocalarına göz dikmenin cezasını almış işte...''

''Kocasından ayrılması ne haddine?? Dizini kırıp adama gerektiği gibi eş olmadı, evlenirken düşünseydi...''

Bunun gibi sözleri düşünecek ve dile getirecek kadar seviyesiz, aşağılayıcı ve kindar olurken, kendinin belki bir gün benzerini yaşayacağını öngöremiyor musunuz? Siz yaşamasanız bile, doğurup büyüttüğünüz kız çocuğunuzun gözünüzde hiç mi değeri yok? Yoksa beyinleriniz de bu tür kötülükleri hep özgür kadınların başına mı geliyor sanıyorsunuz??

Kadınlarımızın aydınlanması ŞART!
Erkek çocukları dünyaya getiren onlar, büyüten onlar. Şiddetin ve kadını aşağılamanın kendisini yüceltmediğini onlar öğretmeli. Annesine ve bacısına değer verdiği gibi, eşine ve tüm kadınlara değer vermesi gerektiğini bilmesi lazım. Beden gücü onu kadından üstün durumuna getiremez.

Erkeklerimizin aydınlanması ŞART!
Kız çocuklarının en az erkeğin kadar değerli olduğunu, aralarında cinsiyetleri dışında hiçbir fark olmadıklarını benimsemeleri lazım. Geçmişimizde türk kadının da savaşlara katıldığını ve bizlerin varoluşu için çabaladığını, Nene Hatun ve sayısız kadın kahramanlarımıza minnet duyup kadınlarımıza saygı göstermeleri lazım.
Onlar erkekler ile omuz omuza mücadele ederken, kimse ''Bu saatte ne işi vardı dışarıda ??'' demedi.

Daha diyecek çok şey var, değerli bayan blogger arkadaşlarıma da katılmalarını rica ediyorum. Kadınlar dışında erkek bloggerların katılmasını da isterdim, belki bundan sonra onlar da yazıları ile bize katılırlar...
Benim listemde olan bu eşsiz blogger emektar kadınlara teker teker sarılıp, hepsi birer kahraman olduklarını dile getirmek istiyorum. Mim'e katılırsanız çok memnun olacağım...

Cafe Tigris
GülEn Anne
RenGaRenk
AileAlbümü
Anne Güncesi
Bademle Buduk
Bal Böcügü ve Annesi
betul btl
BeyazBegonvil
Bi Poşet Kitap!
Bir küçük mimar
Blogger_olmak_isteyen_anne
Balın Kokusu
dAğınık AnNe
Deneyen Bayan
Deneyimli Anne
Deryanın Spor Günlüğü
Doruklu Dünyam
Emziren Anne
Eski Blog
ESY'S PAGE
Evrim'in Renkli Dünyası
Gamze Çelikdemir
gripalyaco blog
haber seyri
Hayata Dair Her Şey
Hayata Gülümse
Hemşire Jamie'nin Günlüğü
Hüzün Sarısı
İstanbul Hanımefendisi
Jaleceanne
Kelebek Etkisi
Sedoş'un
Sevdicann
Yağmur Tozu
Çocuklu Hayat
Çocukokulöncesi


Sevgilerimle <3

KİTAPGÜNLÜĞÜM: Sabahattin Ali • Kürk Mantolu Madonna





Herkese merhaba,

yıllar evvel almanyada bir kitapçının camakânında gördüğüm kitap ilgimi çekmişti. 
''Die Madonna im Pelzmantel'' başlığı ile ilginç içeriğe sahip olduğu kesindi. Maalesef zaman kıtlığından dolayı inclemeye fırsatım olmadı ama gözümün kenarından yazarın türk olduğunu okuduğumda bir hayli heyecanlanmıştım. O yıllar Orhan Pamuk dışında almanyada bildiğim Türk Edebiyat Dünyasından pek adını duyuran yazar yoktu ve Sabahattin Ali bana tanıdık gelmedi. Aklımın bir köşesine adını kazımıştım ama bunun farkına yıllar sonra vardım. Taa ki İstanbulda arabada eşimin işlerinin bitmesini beklerken bir genç bayanın elindeki kitabı fark edene kadar.
''Kürk Mantolu Madonna''... bir dakika... hiç de yabancı gelmedi bana. Yazarın adını okuyamadım ama eve geldiğimde ilk iş yüce Google' a danışmak oldu. Ve adını okuduğumda yıllar evvelki ilk karşılaşmamız geldi aklıma.
Kayınpederim sağolsun zengin kütüphanesinden faydalanarak kitap bu yaz nihayet elime geçmişti. İnce yapısı kısa okuma süresi vaat ederken yine de sıkılmayacağımı ümit ediyordum.
İlk başta konunun nereye gideceğinden pek emin değildim. Bu meşhur Madonna ne zaman sahneye çıkacak diye meraklandım. Onun yerine Rasim adında anlatıcı, sayfalarca Raif bey diye silik bir karakterden bahsetti. 
Raif bey yeni işe başladığı şirkette aynı ofisi paylaştığı sessiz ve oldukça ezik çevirmendi. Sürekli azar işiten ve aşağılanan adam bunlara sessiz kalıyor ve yüz ifadesi ile hiçbir şekilde içinden geçeni dışa vurmuyordu. Ve bu vurdumduymaz duruşu ile Rasim in ilgisini çekiyor,hatta bunun altında bir sır yattığını seziyordu. O sırrın anahtarı küçük ve Raif bey tarafından gözü gibi koruduğu ama sorduğunda önemsiz diye geçiştirdiği siyah kitapta yattığından emindi. Raif bey bir hastalıktan dolayı ölüm döşeğinde yatarken o kitabı ofisdeki çekmecesinden alıp yakmasını rica ediyor. Rasime sır perdesini aralamak için şans doğuyor ve okumaya başlıyor...
Gerçek roman zaten buradan itibaren, sayfa 47 ile başlar.
Raif 24 yaşlarında Berlin' e gelir ve babasının isteği üzeri sabunculuğu öğrenmek için bir şirkette stajyer olarak gönülsüz işe başlar. Bunun dışında bir sergiyi gezerken ''Kürk Mantolu Madonna'' adında bir otoportreyi görüp adeta vurulur ve çekiciliği onu o derece etkiler ki...



Günün birinde ressam Maria Puder ile tesadüfen tanışır ama bunun farkına varmaz. Merak edip onun peşine takılıp çalıştığı gece kulübüne kadar takip ettiğinde kim olduğu ortaya çıkar. Maria Puder (namı değer ''Kürk Mantolu Madonna'') feminist ve maskulen tipi ile baştan ona sırılsıklam aşık olan Raif i uyarır. Arkadaşlık dışında bir yakınlaşma mümkün olmayacağını kabul eden Raif her şeye razıdır. Zaten er yada geç Maria da ona âşık olacağından emindir. Maria hiçbir erkeğe güvenmez ve sevme ihtimalini de vermez. Ama arkadaşlıkları ilerledikçe kendisini yalanlar ve aşklarını karşılıklı olarak yaşarlar.
Raif' in babasının ölümü bir dönüm noktası olur ve Raif Türkiye' ye geri döner. İşleri yoluna koyup Maria' ya geri dönmeyi planlar ama maalesef herşey uzar ve Almanya' ya geldiğinde Maria'nın amansız hastalığa kapılıp öldüğünü öğrenir.
Raif' in hayatı kararır ama evlenip bir düzen kurar. Yıllar sonra Maria' dan kızı olduğunu öğrenir ama kız onun varlığından habersiz kalır.
Kitap burada biter ve Rasim Raif beye ulaştığında ölüm haberini alır.

Raif efendi insanların yüzeysel yaklaşımlarının ne kadar yanlış olduğunun simgesi haline gelen bir prototiptir.
Basit gibi görünen biri aslında yabancılaştığı için dünyanın anlamsızlığından kaçıp kendisini gerçek aşka adamıştır. Bu hepimizin aradığı bir şey değilmidir? Gerçek ve anlamlı aşk. Sözde değil de özde.
Yok hayır. Ergen yıllarımızdaki o 'beyaz atlı prens' yada masal prensesi değil. Onların gerçek olmadıklarını çoktan keşfettik. Ama bahsettiğimiz 'gerçek aşk' nedir ki? Raif ve Maria bunu kendileri için kelimelere sığdıramasalar bile en azından kısa bir süre yaşayabildiler. Mutlu bir son yok. Evlenip sonsuza dek mutlu bir yaşam da sürdüremediler. Bir çocuk var ama o da bu büyük aşkın meyvesi olarak dünyada bundan habersiz dolaşıyor. Maria öldü. Raif kendini içine gömüp hayata devam etti. Yaşamasa bile. Yanlızlığı ile baş başa bir kargaşanın içinde sadece birilerinin beklentilerini karşılayarak ömrünün sonunu bekledi. Ne heyecan ne de yaşam sevinci ile. Bir robot gibi, makineleşmiş anlamsız bir hayat. Çevresi ile hiçbir zaman iletişim kuramayan Raif, onu gerçekten anlayan ve gerektiği gibi seven tek kişiyi yitirdikten sonra neden hayatta kalmayı tercih etti? Aslında yaşayan ölüdür ki kendisi de bunun farkında. 
Şimdi soruyorum, seçebilseydik hangisini tercih ederdik? Gerçek aşkı bir süre yaşayıp ebediyen kaybetmek yada hiç yaşamayıp bir partner ile ömrün sonuna kadar renksiz bir ilişki sürdürmek?  


TATLI TARİFLERİ: Pandispanya- Tarifler

Pandispanya yapılması zor olan keklerden biridir.
Çoğu yaş pastaların olmazsa olmazı, şüphesiz yapı taşı ev hanımların korkulu rüyasıdır.
Bende kaç kez deneyip çöpe attım ve sonunda pes ettim. Daha fazla malzeme ziyan etmemek için hazır alıp pastaları uzun zaman bu şekilde yaptım.
En son Almanya ziyaretimde eski iş yerimdeki pastacı teyzemiz Valentina ile karşılaştım. Muhabbet esnasında konu nasıl oralara geldi bilmiyorum ama ona bu noktada bana yardım etmesini rica ettim.O da beni kırmayıp yıllardır başarı ile yaptığı tariflerini verdi. Ondan beri hep pandispanyalarımı kendim yaparım. Hem tadı hemde kıvamı ile pastalarımın şahane olmasını sağlıyor.
Valentina zamanında memleketi rusya da pastacılığı ekolinde öğrenmiş ve sayısız tarifleri ile tatlı büfemizi süslerdi.
O sebepten dolayı tarifleri profesyonel şekilde gramajlarına dikkat ederek kalıp boyutlarına göre veriyorum. Bunu dikkate alarak hazırlamanızı öneririm.


Foto: alıntı


Pandispanya yapımında kalıba göre tarifler:

Malzemeler:

(26 cm çapında fırın kalıbı için tek parça olarak ya da 20-22 cm çapında kalıp için 2 parçaya bölerek)

2 orta boy yumurta
60 gr. Şeker
1 paket vanilin
50 gr. Un
½ silme tatlı kaşığı kabartma tozu
20 gr. Nişasta

Pişirme süresi 18 dakika

(26 cm çapında fırın kalıbı için 2 parçaya bölerek ya da 24-26 cm çapında kalıp için 2 parçaya bölerek)

3 orta boy yumurta
100 gr. Şeker
1 paket vanilin
80 gr. Un
1 silme tatlı kaşığı kabartma tozu
25 gr. Nişasta

Pişirme süresi 20 dakika

(26 cm çapında fırın kalıbı için 3 parçaya bölerek ya da 28 cm çapında kalıp için 2 parçaya bölerek)

5 orta boy yumurta
150 gr. Şeker
1 paket vanilin
125 gr. Un
1,5 silme tatlı kaşığı kabartma tozu
50 gr. Nişasta

Pişirme süresi 25 dakika

Yapılışı:

  1. Kalıbı yağlayıp yağlı kağıt ile dibini kaplayın. Fırını 180° C ye ayarlayın.
  2. Oda ısısında olan yumurtaları bir kapta en yüksek devirde yaklaşık 1 dakika çırpın. Şeker ve Vanilini karıştırıp yine 1 dakika boyunca yavaşça ekleyerek karıştırın. Sonra 2 dakika en yüksek devirde çırpın. Un, kabartma tozu ve Nişastayı karıştırıp eleyerek hamura ekleyin ve en düşük konumda homojen olana kadar karıştırın. Fırın kalıbına aktarıp üzerini düzeltin. Birkaç kez kalıbı masaya tabanı ile vurun ki içindeki kabarcıklar yüzeye çıksın (böylece eşit şekilde kabarmasını sağlarsınız). Fırında alttan ikinci bölüme yerleştirip önerildiği sürede pişirin ( doğru kontrol etmenin yöntemini Pandispanya – Püf Noktalar adında ki yazımda bulabilirsiniz).
  3. Pişince hemen kalıptan ayırıp bir kağıt ile kaplı fırın teline ters çevirerek yerleştirin. Soğmasını bekleyin. Üstündeki yağlı kağıdı çıkarın ve pastanıza kullanın. Eğer bölecek olursanız 1 gün dinlendirip öyle kesin ki parçalanma riski kalmasın.

Foto: alıntı


Pandispanya ile ilgili püf noktalar hakkında yazımı okuyup uygulamanızı tavsiye ederim.
Kısayol dan ulaşmak için buraya tıklayın: Pandispanya – Püf Noktalar

Başarılar dilerim ve afiyet şeker olsun...



Mutluluk kitap sayfalarında gizlidir...

Herkese merhaba,

genelde çekilişlere pek katılmam ama ödül kitap olunca dayanamıyorum. Değerli blogger arkadaşlarımız Blogumu Tanıt ve  Doktor Hayat 2015 in son günlerinde kitap ödülleri içeren çekiliş hazırlamışlardı ve bende katılmadan yapamadım. Bu sefer şans yüzüme güldü ve Kitapyurdun'dan 40 TL lik Kitap seçme hakkını kazanmıştım. Ne kadar sevindim bilemezsiniz, hiç beklemediğim birşeydi bu. Tabiiki kazanmak için katılıyoruz ama nedense ben bir beklenti içerisinde değildim. Sanırım herşey ters gidince güzel şeylerin olma olasılığı düşük olduğunu düşünüyordum.


                   

Sayın Blogumu Tanıt tarafından gelen e-maili şaşkınlık içinde okudum, inanamadım bir an. Diyaloglarımız çok hoş gelişti, ilgisi ve yardımı için buradan da çok teşekkür ediyorum.
Bu sabah da kapımı çalan kargocunun elinden seçtiğim kitapları aldım ve bu sevinci sizler ile paylaşmak istedim. Blogger hayatımda ilk kez bir çekilişten birşeyler kazanmış oldum. Ayrıca 2016 nın ilk günlerinde bu kadar hastalığın ve aksiliklerin üzerine bu güzel haber ilaç gibi geldi ve umarım hepinize böyle mutlu haber nasip olur...

Sevgilerimle <3

MUTFAK BILGILERI: Pandispanya- Püf noktalar

Herkese merhaba,

Pandispanya yapımı deyince ben sıkıntılara girenlerdendim. Hiç mi hiç tutturamadım. Ne yumuşaklığını ne de kabarmasını sağlayabildim. Başlı başına bir faciaydı. En az 4 farklı tarif uygulayıp denedim onlarca kez ve sonunda pes ettim. Olmuyor, ben yapamıyorum diye savaşı kaybettim. 
Kayıplar büyük, çöpe attığım malzemenin haddi hesabı yoktu artık. Belki de fırınım işe yaramıyor ya da bu işin püf noktalarını hala öğrenemedim diye düşünerek hayır pandispanya ile yoluma devam ettim.
Ama aklımdan çıkmadı bir türlü.
Ben Almanya' dan Türkiye' ye gelin geldim 2011 de. O zamana kadar Restoran işletmecisiydim ve gastronomi benim dünyamdı. Son Almanya seyahatimde pasta uzmanımız Valentina hanım ile görüşmüştüm. Yılların tecrübesine dayanarak pandispanya hakkında bilgilerini alıp sizlere de aktarmak istedim. Benim gibi pandispanya mağdurlarına da belki bu şekilde yardımcı olmuş olurum diye umuyorum.

Gelelim pandispanya yapımının püf noktalarına:


Foto: alıntı


Fırın kalıbını ve fırını hazırlarken:

  1. Fırın kalıbının dibini yağlayıp yağlı kağıt ile kaplayın. Kağıt kalıptan 1-2 cm büyük olsun. Kalıbın kelepçeli olmasına dikkat edin ki kağıt dibinde sabitleşsin.
  2. Eğer rulo pasta için fırın tepsisini kullanacak olursanız tepsiyi öncelikle yağlayın ve kağıdı sağ ve sol kısa kenarlarını kapsayacak şekilde kesin ve yapıştırın. Öylece pişince kolaylıkla rulo yapabilirsiniz ve incelmesini engellersiniz.
  3. Fırını ayarlarken her zaman üst ve alttan ısının eşit şekilde verilmesini sağlayınız. Fırınınız fanlı ise o seçeneği kullanmayınız. Fan pandispanyayı kurutur ve esnek olmasını engeller. O yüzden rulo yaparken kırılıp dağılabilir.

Hamuru hazırlarken:

  1. Hamurun elastike kalıp kolayca rulo şekli alması için hamuru hazırlarken sürelere dikkat edin.
  2. Pandispanya nın pofidik ve yumuşak olması için un ve nişastayı hamura ilave ederken karıştırma süresini 1 dakikadan kısa tutun.
Pişirirken:

  1. Hamuru hazırlar hazırlamaz fırına verin. Eğer dışarıda fazla bekletirseniz esnekliğini kaybedebilir.
  2. Piştiğini kontrol etmek için üstüne parmaklarınız ile hafifçe basın. Parmaklarınız kuru ve yüzey pamuk gibi yumuşak ise fırından çıkma zamanı geldi demektir.Ayrıca bastığınız alan çökmemeli ve eski halini alması gerekiyor.

Soğumadan:

Rulo pasta için pandispanya yapıyorsanız fırından çıkardığınızda hemen yavaşça kağıdı ile rulo şekline getirin. Bu şekilde kalan nemi içinde hapsedip elastike kalmasını sağlarsınız.
Soğuduktan sonra açıp yağlı kağıdı çıkarabilirsiniz.

Pandispanya'yı keserken:


  • Parçaların eşit incelikte olması için bıçak ile etrafını 1 cm derinliğe kadar kesin.
  • Sonra bir ip yardımı ile komple kesebilirsiniz.
  • Pandispanya' yı kesmeden bir gün beklemenizi öneririm. Hem dinlendiği için daha kolay kesilir, hemde herhangi bir parçalanma riski yaşamazsınız.
    NOT: Sıcak halde asla kesmeyiniz.
  • İp yardımı ile kesecek olursanız ipi centik attığınız yere yerleştirip etrafına dolayın ve ipin uçlarını üst üste alıp (x şeklinde) bir düğüm atıp çekin.
  • Pandispanya nın yüzeyinde bombe oluşursa, hatalı bölümü alta alıp krema ile üstünü kaplayın. Üzerine alt bölümü yerleştirince pastanın yüzeyi yine gösterişli hale getirmiş olursunuz. Bu genel olarak pastanın kusursuz görünmesi gereken durumlarda yapılabilir.
  • Eğer bir kaç pasta için hazırlık gerekiyorsa pandispanya yı stretch folyo ya sarıp düz konumda buzdolabında rahatlıkla 2 gün muhafaza edebilirsiniz. Çat kapı misafir için hazır bulundurmak için de ayrıyetten buzluk poşetine koyup ya da aluminyum folyo ya sarıp derin dondurucuda bekletebilirsiniz. Kullanacağınız zaman ambalajında açılmasını bekleyin ve oda ısısına gelince çıkarın ki kurumasın.

TATLI TARİFLERİ: Balkabağı Tatlısı

Herkese merhaba,

bu yayınım da sizlere eşimin en sevdiği kış tatlısının tarifini sunuyorum. Bilmeyen yoktur eminim ama yine de paylaşmadan yapamadım, balkabağın eşsiz tadı ile sofralarımızı şenlendirecek damak ve görsel şölendir her zaman. Biz ailece özellikle yılbaşında soframıza dahil ederiz. Maalesef bu sene hastalıklardan dolayı hafif menü seçmek zorunda kaldık ve bu eşsiz tatlıyı yiyemedik amaaaa dün akşam yapıp telafi ettik bir nebze de olsa.
Fazla uzatmadan size tarifi takdim ediyorum, bilmeyen varsa mutlaka denesin gerçekten pişman olmayacaksınız...




Malzemeler:

2-3 kg Balkabağı
300- 500 gr. Toz Şeker
½ su bardağı Ceviz içi


Yapılışı:

Balkabağını soyup iki parmak genişliğinde dört köşe parçalara bölün.
Uygun derinlikte tencereye kat kat dizin. Her kata parçaları örtecek şekilde şeker serpiştirin.
Tencereyi kenara alın ve suyunu salana kadar (1-2 saat) dinlendirin.
Ocağa alıp kısık ateşte yumuşayana dek pişirin.
Servis tabağına alıp üzerine ceviz içlerini ya havanda dövüp ya da biraz parçalayarak serpin.
Soğuk servis edin.

Afiyet şeker olsun...


NOT:

Verdiğim toz şeker ölçüsü ile orta derece tatlı oluyor. Damak tadınıza göre bu miktarı ayarlayabilirsiniz.

YEMEK TARIFLERI: Pancar Turşusu/ Pancar Salatası

Herkese merhaba,

turşu kışın salatanın yerini alacak en uygun sunumdur bence. Binbir çeşitleri ile her damak tadına uygun turşu bulmak zor değil. Klasik salatalık turşusundan bibere kadar geniş yelpazesi ile tarifleri internette kolayca bulursunuz. 
Size benim en sevdiğim turşu tarifini sunarken o efsane Adile Naşit/ Münir Özkul tartışmasını hatırlatarak benim favorim kesinlikle SİRKE diyorum :)) Var mı bana katılan??





Malzemeler: 

1 kg pancar
1 büyük baş sarımsak
1 su bardağı elma sirkesi
1 su bardağı üzüm sirkesi
2 litre su
1 çay bardağı sıvıyağ
Tuz

Yapılışı:

Pancarları iyice yıkayın ve uygun tencerede yumuşayana dek pişirin. Süzüp soğumaya bırakın. Soyup küçük parçalara doğrayıp ( dilediğiniz şekil ve incelikte) bir kaba aktarın. 
Sarımsakları soyun ve havanda tuz ile iyice dövün. Sıvıyağı ekleyip karıştırın ve pancarlar ile harmanlayın.
Suyu kaynatın ve ılınmaya bırakın. Sirkeleri ekleyip iyice karıştırın.
Pancar karışımını uygun kavanozlara doldurup suyu ilave edin ( pancarların üstünü geçsin). 
Kapağını sıkı kapatıp en az 2 gün kımıldatmadan dinlenmeye bırakın ve sonra servis edin.

Afiyet olsun...