Herkese merhaba,
alıntı |
çocuğu olan her kadın
günün birinde yavrusunun korku dolu bakışları ile gece yanına
gelip ''Anne seninle yatmak istiyorum'' dediğini işitmiştir.
Uykulu hali ile onu eşi ile aralarına alıp sabahı etmişlerdir.
Ertesi gün bu durumun sebebini araştırmaya kalktığında belki
sonuç alamayıp güne devam eder. Ama bu olay bir gece ile bitmez.
Kızım Berrak gece kalkıp
ara ara yanımıza gelirdi. Daldıktan sonra onu yine yatağına
yatırıp geri dönerdim ki bazı geceler bu 3-4 kez tekrarlanırdı.
Sabahları gayet mutlu şekilde uyanıp diğerlerinden farksız bir
gün yaşardık. Gecenin birinde kızımın parkelerdeki çıplak
ayaklı adımlarına kulak kabartmış şekilde uyandım. Yanımıza
gelecek derken, koridorda gezindiğini fark ettim. Kalktığımda bir
baktım ki Berrak daire kapısının önüne oturmuş ağlıyor. Beni
görünce kucağıma atlayıp bana sıkı sıkı sarıldı ama
yatağına dönmek istemedi. Salonda oturup biraz konuştuk ama yine
uyanıp dolaşmasının sebebini açıklamadı. Bu böyle devam etti.
Haftada 2-3 kez uyanıp koridorda geziniyordu. Bazen uyanıktı ve
yatmayı reddediyordu, bazen kucağıma aldığımda uyumaya devam
ediyordu. Uyur gezer diye endişelendik ama kayınvalidemlere tatile
gittiğinde durum normalleşti.
Eve döndüğümüzde uzun
süre sorun yaşamadık.
Bir akşam Berrak'ı
yatırdığımda birden bana “Anneciğim, babamın (bizim)
yatağında yatabilir miyim?” dedi. Neden olarak komşumuzun
çocukları çok gürültü yapıp, onun uyuyamadığını gösterdi.
Haklıydı. Yeni taşınan komşunun çocukları her akşam paldır
küldür sesler çıkarıp onun uyumasına engel oluyorlardı. Ben
isteğini kabul ettim ve yatağımızda derin uykuya daldığında
odasına geri götürdüm. Artık bu sebebi neredeyse her akşam öne
sürüp kendi yatağında yatmak istemedi. Bir akşam komşular yoktu
ve Berrak'a ses olmadığını, bu gece yatağında rahat rahat
uyuyabileceğini söyledim. Ama o bunu kabul etmedi. Konuştukça
esas sorunun odası olduğunu söyledi. Odasını artık sevmediğini,
burada yatmak istemediğini ağlayarak açıkladı. Neden sevmediğini
söylemek istemedi yine.
Yavaş, yavaş içime
kuşku düştü. Acaba gece uyanıp gördüğü rüyanın etkisinde
kalıp odasında onu korkutan birşeyler mi görüyordu? Öcülerin
ve canavarların gerçek olmadığını biliyordu. Televizyondaki
korkutucu karakterlerin de ona zarar veremediklerini her fırsatta
dile getiriyorduk. Ama gel gelelim ki bu yaşlarda çocuklar gerçek
ve kurguyu ayırt edemiyorlar.
Bunun sebebi ise beyindeki
prefrontal korteks' in henüz gelişmemiş olmasıdır.
Beyin'in bu bölümü bütün kaynaklardan gelen bilgileri düzenleyip
birleştiriyor. Burada ne şekilde davranacağımıza dair karar
kılarız. Aynı zamada beynimizin yargı mekanizmasıdır. Duyu
organlarımız ve sinir sistemimizden gelen çeşitli bilgilerli
sistematik olarak denetleyip o durumda nasıl davranmamız
gerektiğinin emrini verir. Gelişmesi en uzun süren bölümdür ve
ergenliğe kadar uzanır.
Özellikle 0-14 yaş
aralığındaki çocuklar için (mesela reklamlardaki) subliminal
(bilinçaltı) mesajlar çok daha büyük tehlike oluşturuyor. Fark
ettiyseniz çocuk reklamlar esnasında adeta televizyondaki görüntüye
kilitleniyor ve sanki transta imiş gibi söylenenleri tekrarlıyor.
Prefrontal korteks' in gelişmemiş olması her gördüğünü ve
duyduğunu gerçek olarak algılıyor. Anlattığımız masallardaki
kötü karakterler kahramanın kadar onun için de tehlike
oluşturduğunu varsayıyor ve bundan yeterince eminse bu rüyasında
da konu oluyor. Rüyalarını anlamaları ve anlamdırmalarının
aşamaları 9 yaşına kadar kademe kademe ilerler. Bunun ile ilgili
ünlü psikolog Piaget bilimsel olarak çalışmalarında açıklık
getirmiştir.
alıntı |
Çocuğun yaşı itibarı
ile hayal gücü geliştikçe rüyaları da kabusa dönüşebiliyor.
Bu özellikle 4-7 yaş aralıklarında görünüyor ve gelişimlerinde
normal bir süreçtir. Bu yaşlardaki kabusları hafife almamamız
gerekiyor. Gelecekteki kişisel gelişimleri ve sosyal yaşamlarının
sağlıklı olması için ailesi tarafından korkulu rüyalarının
etkisi hafife alınmaması gerekiyor.
Berrak' ın kabus
gördüğüne emin olmuştum. Konuşarak zamanla odadaki gece
lambasının ışığının yansımasından oluşan gölgelerin duvar
süslerini ne kadar etkilediğinin farkına vardık. Gece uyanınca
rüyanın etkisi altında yansımaların birer canavara, sevdiği
aslan çıkartması kükreyen dev pençeli bir yaratık haline
geldiğini öğrendik. Hem ışıklandırmayı hem de süslerde
değişiklikler yapıp artık daha rahat bir gece geçirmesi için
zemin hazırlasak da sorunun bu şekilde çözüme varmadığını
pekala biliyoruz. Ama en azında ilgi gösterip diyalog kurmak ile
onun korkusuna önem verdik ve vermeye devam edeceğiz. Yatmadan
okuduğumuz masalları daha dikkatli seçerek, gün içerisinde
korktuğu şeyler hakkında konuşup, bilinçaltında yerleşmemesinde
yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Bu konu hakkında sizler
ne yapıyorsunuz? Yaşadıklarınızı yazımın altında yorum
olarak paylaşırsanız sevinirim :)
İlginiz için
teşekkürler...
Bilimsel Kaynaklar:
Psikolog Jean Piaget: https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Jean_Piaget
Prefrontal Korteks: https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Prefrontal_korteks
Merhaba çok güzel bir blog ama bence yazı puntosu daha büyük olması lazım. OKurken göz yoruyor.
YanıtlaSilHaklisiniz Serdar bey, önerinizi ciddiye alıp hemen düzelttim. Bu haliyle umarım herkese hitap eder. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim :)
SilKıyamam süt kuzusuna. Seni rahatlatacak birşey söyleyeyim. Bundan birkaç yıl öncesine kadar filmlerden o kadar çok korkuyordum ki her türlü kanlı görüntü uykumu kaçırıyordu. Düşün 20 yaşıma kadar gelişicem diye can çekişmiş prefrontal korteks. Ama şuan da en korkunç filmi bile izlesem film bitince uçuveriyor aklımdan o görüntüler. Umarım senin kuzunun ki benimkinden daha çabuk gelişir gerçi ama en ödlek insanın ki bile (ben) geçip gidiyor.
YanıtlaSilUmarım öyledir teyzesi, çok mertmiş gibi bazen bize dayılansa da özünde süt kuzusudur :))
Silhenüz çocuğum yok. ama yazılarınız çok ilgimi çekti.
YanıtlaSildemek ki belirli bir yaşa kadar çocuğu tv nin zehirli dünyasından mümkün olduğunca korumak gerekiyor..
Ne yazık ki uzak duramıyoruz ama en azından bilinçli olarak hareket etmek minimuma düşürmeye yardımcı oluyor.
SilYorumun için çok teşekkürler :)
Çizgi filmler ve okuduğumuz kitaplar çok önemli. Benim kızım bir ara sürekli kapıyı kapatıyordu. Her yerde her odanın kapısını kapatıyordu. Okuduğum bir kitapta koyun kurttan kaçıp ahırın kapısını kapatmisti. Bu kitapta +2 yas yazıyordu ama kızım etkilenmişti. Korktuğu belliydi gözlerinden, farkinda olmadan nasıl bir mesaj vermiştim ona...çocukların dünyası bizden çok farkli gerçekten.
YanıtlaSilBazı kitaplarda çok bariz olsa bile ,biz artık o kadar şiddete ve kötülüklere alışmışız ki okurken bile atlıyoruz. Çocuk psikolojisi ile değerlendirmek gerek ama bazen bizi aşıyor...
SilAnne deneyimleri ve bu deneyimleri paylaşmak ne güzel...her blogta yeni birşeyler ögreniyorum...iyi ki anlatiyorsunuz:) teşekkürler canım...çocuklar büyüdükçe onlarla birlikte çok şey öğreniyoruz...
YanıtlaSilRica ederim. Birbirimizin tecrübelerinden faydalanabilirsek ne mutlu bize :)
SilSevgili Gamze,seni çok ihmal ettiğimin farkına şimdi vardım.Beni mazur görmeni rica ederek bir iki anımdan bahsedeceğim.Önlemlerden yani.Sonuç asla korkulacak bir durum olmaktan çıkar.Çocukta güven duygusu ya kendiliğinden oluyor(büyük kızım mesela küçücükken bir bakardık ortada yok,odasına gidip uyumuş bile.)Ama ondan sekiz sene sonra doğurduğum oğlum,birden sıçrar ve uyanamazdı.Annelik işte, hastalık konduramadım.Kızıl hastalığı geçirmişti altı ay evvelinden ve fazla ateşlenmişti.Araz olmuş ve belirtiler ise o birden kalkıp fırlamalar imiş.Eşim diyaliz hastasıydı,bir de bir şey yoktur aymazlığı,en sonunda çocuğumun beynindeki küçücük bir iltihap ve kötü bir sonuçla yüzleştik..Babası hasta olduğu için hep endişeliydi. Korkardı.Kocaman yatakta beraber uyurduk,yanaklarımı elleriyle sarardı.HEP BÖYLE YATARDIK.On üç yaşında bir gün sabahın daha karanlıktaki saatlerinde yanımdan fırladı.Uykum hafif ve çocuklarımı hep izlerdim.Ben de arkasından fırladım,ama benim omzum pencereye çarptı ve ben onun 5.ci kattan aşağıya fırlamasını gözlerimle gördüm.Böyle bir hikaye anlatmak istemezdim.Ama maalesef ben sakat kaldım,o ise bir kaç saat sonra,çoktan sonsuzluğa ulaştı.Evlatlarımız bizim canımızın parçalarıdır.O yer bende hep dolu.Senelerce kendime gelemedim,konuşmadım,ağlayamadım bile.Kabul edemedim zira.Vaktim gerçekten yoktu,eşim bakımı çok zor bir hastalıkla hem savaşıyor ve hem de bizi bitap düşürüyordu.Senden ricam,yakın davranmak onu anlamaya çalışmak,önlemler almak bir yere kadar.Artık uzmanlar çok yol katettiler.Lütfen yavrunu önce bir danışmana,sonra da çizdiği yolda gereken herşeyi uygulamaya başkoy yavrum.Evlat boşluğunu dolduracak hiç bir şey yok.Yavruna acil şifalar diliyorum tüm yüreğimle.Kolay gelsin tatlı kızım.Sevgiler.Ece ablan.
YanıtlaSilEce abla, bu güne kadar bir yorumdan dolayı bu kadar hassaslaştığımı hatırlamıyorum. Okurken içim burkuldu ağlayıp durdum. Nasıl bir acı bu, allah yardımcın olsun :( Nasihatlarını ciddiye almamam mümkün değil, beni sayıp da yorum bıraktığın için çok teşekkür ederim. Keşke bu acı günleri sana hatırlatmasaydım...
SilHayır güzel kızım.Artık bu konuda yazacak kadar yüzleştim bu olayla.Doktorumun sayesinde.Benim binlerce çocuğum var.Biri de senin yavrun.Tüm dileğim onların sağlıklı, mutlu,hayırlı uzun ömürleri olması.Asıl ben seni üzdüysem affet beni yavrum.Ömrün boyunca ailenin tüm fertleriyle sağlıklı ve mutlu yaşa Gamze'ciğim.Sevgilerimle kızım. Yavrunu bir de benim için öp.Allah yavrunun içine ferahlık versin dilerim.Hoşcakal canım.
SilCümlemize ablam, öpüyorum :)
SilSevgilerimle <3
bazı çocuk kanalları saçma bizimkilerde sukubi du dan çok etkileniyolardı anladığımda direk kanalı sildirdim :)
YanıtlaSilben çocukken çok korkardım yaa kabus gibi korkunçtu şimdi çocuklar korktuklarını söylediklerinde hiç üstelemeden hemen yanıma alırım hemen kendi çocukluğum gelir aklıma zamanla geçiyor endişelenmeyin
İnşallah canım, güzel yorumun için sana çok teşekkür ederim.:) Sevgilerimle <3
Silmerhabalar
YanıtlaSilbloğunu yeni keşfettim ve takibe aldım bloğuma beklerim
http://sengulasikkutlu.blogspot.com.tr/
Hoşgeldin,sefalar getirdin. Mutlaka uğrayacağım :)
SilÇok güzel detayli bir yazi olmus. Benim bütün çocuklarimin uyku düzeni bozuk . Büyük oglum etkilenirdi kabuslardan korkulu seylerden. Dedigin gibi sabirla ve konusarak hep yanlarinda oldugumuzu hissettirmemiz iyi oluyor. Ne olursa olsun bizlerin yanlarinda oldugumuzu bilmeleri çocuklara güven veriyor.
YanıtlaSilSevgi her şeyin üstesinden gelir derler. Çok da doğruymuş...
SilBenim oğlumda hiç öğretmeme rağmen hayalet var anne, geliyor deyip duruyor maalesef hep bu tv yüzünden. Hatta geçen kitap fuarına gittim masal kitabı bulamadım. Hep saçma sapan masallar, büyüler, canavarlar... Her şeye o kadar özen gösteriyoruz yine de bunlara engel olamıyoruz!
YanıtlaSil